Tüm sektörler için dijital pazarlamanın ne kadar önemli olduğunu söylediğimiz günler çok gerilerde kaldı. Artık hepimiz, vahşice gelişen çılgın bir pazarlama dünyasının gerçekliğinde yaşıyoruz. Ya her saniye değişen bu dünyaya adapte olmalı ya da yok olmayı göze almalıyız. 2018 yılı büyük ölçüde, 2017 yılında karşımıza çıkan sosyal medya trendlerinin gelişimini izlediğimiz bir yıl oldu. Müşteriye doğrudan dokunan eğilimler ve elbette ki videolar 2019 yılında da tüm hızıyla devam ederken sosyal medyaya bakışımızı değiştirecek bazı trendlerin de bizi kapıda beklediği görülüyor.
Listenin üst sıralarında son bir kaç yıldır olduğu gibi videolar var. Videolar ve video reklamları 2019 yılında da en popüler trendlerden biri. Yapılan araştırmalar 2019 yılında tüm Internet trafiğinin %85’ini videoların oluşturacağını gösteriyor. Instagram hikayeler sadece 1 yıldır hayatımızda olmasına rağmen her ay 200 milyondan fazla insan kullanıyor. Instagram ve YouTube gibi görselliğe dayalı mecralar yakın dönemde pazarlamacıların daha da yakın markajında olacak. Internet kullanıcılarının tüm sosyal medya mecralarında en çok zaman harcadıkları şeyin video izlemek olduğu bilgisi markaları video üretimine daha fazla itecek. Üstelik markanın kendi takipçilerinden deneyimlerini video ile paylaşmasını istemesi de daha kolay! Bu da hayatımızda daha fazla YouTubers olacağı anlamına geliyor.
Videolar en parlak günlerini yaşarken elbette ki canlı video hizmetleri de yükselişini sürdürüyor. Yakın bir tarihte hayatımıza girmesine rağmen hedef kitlenin bir blog okumaktan daha çok canlı video izlemeyi tercih ettiğini biliyoruz. Çevrimiçi izlenen videolar sosyal medyada üzerine konuşulan bir değer. Bununla birlikte pek çok kişi bir etkinliği canlı izlemenin, bir sonrakinde o etkinliğe bilet almak konusunda daha kolay karar vermesine neden olduğunu düşünüyor. Ayrıca pek çok kişinin hayranı olduğu bir grubu canlı videolarda izlemek için bile ödeme yapabileceğini unutmayın.
Araştırmalar gösteriyor ki bir kaç yıl içinde televizyon başında geçirdiğimiz zamanların yerini Internet alacak. Yapılan bir çalışmaya göre 2019 yılında insanlar günde ortalama 2.6 saat Internette zaman geçirirken, 2.7 saati televizyon izlemek için harcayacaklar. Bu da , Internet mecralarında dönen reklamların televizyon yayıncılığı üzerindeki tehditinin artarak devam edeceğini bize gösteriyor. Pek çok firmanın televizyon reklamlarına ayırdığı bütçeyi kısarak yüzünü web videolarına çevirmesi önümüzdeki yıllarda artarak sürecek. Günümüzde pek çok insanın takip ettiği dizileri, futbol maçlarını akıllı talefon veya tabletleri üzerinden bile izlediği düşünülürse bir kaç yıl içinde, “Biz bu televizyonları ne için kullanıyorduk?” sorusunu sormamız muhtemel.
Son yıllarda insanların geleneksel reklamlardan kaçtığı bilinen bir gerçek. Nielsen tarafından 2015 yılında yapılan bir araştırma (https://www.nielsen.com/content/dam/nielsenglobal/apac/docs/reports/2015/nielsen-global-trust-in-advertising-report-september-2015.pdf) bize insanların en çok güvendikleri reklam kaynaklarının tanıdığımız insanlar, marka siteleri, içerik üreten siteler ve yorumlar olduğunu gösterdi. Reklamlar listenin daha alt sıralarında yer alıyor. Reklam engelleyici kullanan Internet kullanıcılarının bu yıl sonuna kadar %30 gibi ciddi bir rakama ulaşacağı düşünülürse reklamlarla ulaşılacak hedef kitlenin ne kadar azalacağı ortada. Peki bu artık reklamların bir geleceği olmadığı anlamına mı geliyor? Tabii ki hayır! Tüketiciler için bazı reklamlar hâlâ izlenir ve üzerine konuşulur olacak ancak yine de markaların içerik pazarlamasına ve markalarına değer katacak müşteri deneyimlerine daha fazla önem verecekleri bir gerçek.
Bir ürünü veya hizmeti satın almaya karar verdiğimiz aşamada, izlediğimiz bir reklamdan çok o ürünü kullanan kullanıcıların deneyimlerinin daha etkili olması, markaları da daha fazla orijinal ve yaratıcı işler yapmaya teşvik edecek.
2019 yılının odak noktasındaki en önemli konulardan biri yapay zeka. Mesajlaşma uygulamaları da video gibi müşteriye ulaşmada ve onları eyleme geçirmede en etkili yöntemlerden biri. Chatbotlar yeni olmasa da 2019 yılında daha yaygın kullanılacak. Üstelik iyi haber şu ki; müşteriler de bu durumu daha normal karşılayacak.
Müşteri hizmetlerini iyileştiren, hedef kitlenize doğrudan seslenmenizi sağlayan chatbotların müşteri taleplerine hızlı dönüş yapması, iş yükünü azaltması gibi olumlu etkilerinin yanı sıra müşteriye sunduğu öneriler de doğrudan satışı arttıracak güçte. LivePearson tarafından 5000 kişiyle yapılan araştırma chatbotlarla görüşen kişilerin sadece %19’unun bu görüşmeyi olumsuz olarak tanımladığını gösteriyor. %33’lük bir kesim görüşme sonlandığında olumlu bir bakış açısına sahipken, katılımcıların %48’i sorunu çözüldüğü sürece duruma kayıtsız kalmış. Eğer siz de müşteri hizmelerinizi geliştirmek istiyorsanız 2019 yılında gündeminize chatbot uygulamalarını almalısınız.
2017 yılından beri Google’da her gün yapılan 3,5 milyar aramanın neredeyse üçte birinin kişisel asistan uygulamalarıyla yapıldığını biliyoruz. Apple’ın Siri’si, Amazon’un Alexa’sı ve Google Assistant her gün daha fazla insan tarafından kullanılıyor. Uygulamaların insan konuşmalarını anlama kapasiteleri arttıkça Web’de bilgi aramak daha kolay hale geliyor. Bu pazarlamacılar için ne anlama geliyor? Daha fazla iş! Sesli arama tipik masaüstü veya mobil aramadan biraz daha farklı. Bilgisayarınızda bir arama yaptığınızda Google size milyonlarca sonuç verirken Siri size sadece bir kaç sonuç listeliyor. Hatta bazı zamanlar sadece bir tane. Bu da markaların bu aramalarda görünmek için daha fazla mesai yapması demek! 2020 yılına kadar aramaların en az yarısının sesli olacağı öngörülürken; buradan kazançlı çıkan markaların, SEO stratejisini sesli aramaları da dikkate alarak geliştirenler olacakları bir gerçek.
Bugünün kullanıcısının artık temelde iki şey istiyor; markayla bütünleşmek ve markanın iletişiminde daha fazla aktif rol olmak. Arttırılmış (Augmented Reality) ve Sanal Gerçeklikler (Virtual Realities) hem bu temel ihtiyaçlara cevap verirken hem de eşsiz bir müşteri deneyimi yaşanmasını sağlıyor. Aslında arttırılmış gerçeklik hayatımıza Snapchat gibi uygulamalarla basit bir giriş yapmıştı. Kimi markalar ise bu teknolojiyi ürünlerini satma aşamasında kullandılar. Örneğin IKEA VR oyun teknolojisi ile müşterilerine ürününü henüz satmadan nasıl bir deneyim yaşayacaklarını gösteriyordu. Önümüzdeki yıllarda bu pazarın çok daha büyüyeceği gerçeği markaları da yeni teknolojileri keşfetmeye itecek.
Makine öğrenimi, arama algoritmalarını yeni seviyelere çıkarırken, tek yükselişte olan sesli arama değil. Google, Microsoft, Pinterest gibi şirketler, daha güçlü bir rakip geliştirmek için görsel aramaya da odaklanıyorlar.
Standart aramanın tersi olarak görsel arama; bir metin yazıp sonuçları görmek yerine, telefonunuzun kamerasını yönelttiğiniz resimle ilgili içeriklere ulaşmayı hedefliyor. Örneğin, bir ayakkabı resmine dayanarak, görsel aramayı görüntüdeki ile aynı veya benzer bir ayakkabıyı bulmak için kullanabilirsiniz.
Tüketicilerin %93'ü bir satın alma kararında görsel karar vericilerin önemli bir faktör olduğunu düşünürken, görsel arama motorları perakende endüstrisinde devrim yaratmaya doğru gidiyor.